Yabancı Dil Öğrenme Yaşı 3

İki dilin kullanımı ile ikinci dilde öğrenme başarısı arasında müspet yönde bir bağlantı vardır. Anadilin evde düzenli bir şekilde kullanılmasıyla, ikinci dildeki başarı da artmaktadır. Estonya ve Letonyalı çocukların İsveç dilindeki başarısı buna dayandırılmaktadır. Benzer bir durum Avustralya’da yaşayan Alman göçmen çocuklarında tespit edilmiştir. Bunlardan anlaşılacağı gibi, anadile tam hâkimiyet ikinci dilin de gelişmesini kolaylaştırmaktadır. Bu bakımdan yurtdışında yaşayan ve çocuklarının, bulundukları ülkenin dilini daha iyi öğrenmelerini isteyen Türk aileleri, aile içinde kendi anadillerini kullanarak önce çocuğun anadilinin gelişmesini sağlamalıdırlar. Anadile hâkimiyet, hem kendi kültür değerlerini koruyup geliştirme, hem de içinde yaşadığı toplumun dilini eksiksiz kullanma açısından büyük önem taşımaktadır.

Anaokulunda ikinci dil

Çocuğun üç-altı yaş arasında ikinci dil öğrenmesi ile iki dil konuşulan bir ortamda büyüyerek iki dil edinmesi aynı şey değildir.

Çocuk sistemli bir öğrenme ve öğretme olmadan, duyarak ve duyduklarını taklit ederek dil edinir.

Dil öğrenmek ise, iradîdir, çevreden (anne-baba, öğretmen, arkadaş) destek ister ve aktif gayret gerektirir. Çocuğa böyle bir imkân sağlanırsa, ikinci dilin temeli atılmış olur. Bu imkân anaokulunda verilebilir. Buradaki yabancı dil öğretiminin esas gâyesi, yeni bir dili anadili gibi öğretmekten çok, çocuklarda kulak dolgunluğu oluşturmak, kelime darcığını zenginleştirmek ve sonraki yıllar için temel hazırlamaktır.

Erken yaşta yabancı dil öğrenen çocuk, psikolojik açıdan yaşıtlarına göre daha olgun, ilerdeki eğitim hayatında da akranlarına göre daha başarılı olmaktadır.

Ayrıca yabancı dil öğrenme, çocukların zihnî gelişmesine ve toplum içinde daha sosyal olmasına büyük katkı sağlamaktadır.

 

Çocuklar günlük hayatta ikinci dili aktif olarak kullanmadıkları için öğrendiklerini unutsalar bile, yabancı dile karşı merakı uyanmakta, farklı bir dil ve kültür olduğunun farkına varmaktadırlar. İki dillilikte olduğu gibi, erken yaşta ikinci dil öğretirken, anadilin de mutlaka çok iyi öğretilmesi gerektiği asla unutulmamalıdır.

Çocukların biyolojik donanımı (beyin gelişme durumu, gırtlak yapısı) yanında psikolojik ve ruh hâlleri de ikinci dil öğrenmeye uygundur.

Üç-altı yaşları arasında oldukça meraklı olduklarından bu dönemde çocukları yabancı dille tanıştırmak gerekmektedir. On yıl sonra girişilecek böyle bir teşebbüs, çocuğun başkalarının otoritesine karşı çıktığı ergenlik dönemine denk geleceğinden, tam istenen neticeyi vermeyebilir. Küçük çocuklar, ilk çocukluk devresinin bitimine kadar yabancı bir dilin ses yapısı ve söz özelliklerine karşı hassas iken, daha ileri yaşlardakiler daha çok dilbilgisi, kavram ve mânâ üstünde dururlar. Ergenlikten sonra başka milletlere ve topluluklara ait seslerin çıkarılması çok zorlaşır. Bu yüzden yabancı dilleri belli bir yaştan sonra doğru telâffuzuyla birlikte öğrenmek çok zordur. Yetişkinlerde öğrenememe korkusu, küçük ve gülünç düşme endişesi vardır; bu, dil öğrenmeye ciddi zarar verir. Çocuklar ise, komik olmaktan zevk alır, hata yapma gibi endişeleri yoktur, meraklı ve öğrenmeye iştahlıdırlar. Ayrıca çocuklar yetişkinlere göre, ikinci bir dili öğrenirken konuşmada daha az çekingendirler. Yetişkinle çocuk arasındaki bu farklar onları dil öğrenmede çok daha avantajlı kılmaktadır. Çocuğun bu dönemlerde öğrendiği dil neredeyse anadili kadar iyi olabilmektedir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.