Almanca Karışık Deyimler 2

zeit langem : uzun zamandan beri,epeydir

ein Gesicht machen wie drei Tage Regenwetter : surat asmak, suratindan düsen bin parca olmak
lange Finger machen : eli uzun olmak, calmak, hirsizlik yapmak

einen Bärenhunger haben : kurt gibi ac olmak ( Los, Mutter! Ich habe einen Bärenhunger.;Haydi anne! kurt gibi acim.)

von Zeit zu Zeit : ara sira, zaman zaman, firsat buldukca

jemandem von etwas (davon) keine Silbe sagen : birine tek sözcük söylememek, hic söz etmemek
…Treppen hoch wohnen : …nci katta oturmak ( Meine Tante wohnt drei Treppen hoch.; Teyzem ücüncü katta oturuyor.)

von etwas kann Rede sein : söz konusu olmamak, ihtimal disi olmak ( Von deiner ehe mit diesem Mädchen kann keine Rede sein.;Bu kizla evlenmem söz konusu olamaz.)

sich Mühe geben : caba harcamak, gayret göstermek, didinmek ( Wer sich Mühe gibt, hat Erfolg.;Caba harcayan basarili olur.)

sich in die Länge ziehen : uzamak

Köpfchen haben : zeki olmak, kafali olmak, kafasi calismak

jemandem etwas ins Gesicht sagen= birine bir seyi yüzüne (karsi) söylemek

kein Blatt vor den Mund nehmen= agzinda bakla islanmamak, acik sözlü olmak

keinen Finger rühren= parmagini ( bile) oynatmamak,elini sürmemek, karismamak,aldiris etmemek
es zieht= esiyor, hava akimi var

Tag ind Nacht= gece gündüz

sich Rat holen= akil danismak, fikir almak

mehr und mehr= durmadan, gittikce artan ölcüde, devamli

Ach! Lassen Sie doch! = birakin Allah askina! hic yarari yok

im Grunde (genommen) = aslinda, aslina birakilirsa,gerci (Im Grunde mag ich keine Kartoffeln.:Aslinda patates sevmem)
sich etwas durch den Kopf gehen lassen = düsünüp tasinmak, uzun süre kafa yormak

das ist die Frage = süpheli, belli degil

sein Brot verdienen = gecimini saglamak, ekmek parasi kazanmak

in Stürmen regnen = bardaktan bosalircasina, (saganak halinde) yagmak

es gut mit jemandem meinen = birine karsi iyi niyet beslemek, onun hakkinda iyi seyler düsünmek

im Laufe der Zeit = zamanla, yavas yavas

zu sich kommen = kendine gelmek, kendini bulmak

Geschmacksache = zevk meselesi ( Du magst keine Schokolade? Geschmacksache.: Cikolata sevmez misin? Zevk meselesi.)

das ist keine Frage = kesinlikle, hic kuskusuz

dabei sein, etwas zu tun = (bir isi) o anda yapiyor olmak

von Tag zu Tag = günden güne, gün gectikce

Rücksicht nehmen = dikkate almak, göz önüne almak, gözetmek

mit offenem Munde dastehen = agzi ( bir karis) acik kalmak

bei Laune sein = keyfi yerinde olmak

von Kopf bis Fuss = bastan asagi, tepeden tirnaga

ein Gesicht machen (ziehen, schneiden) = yüzünü eksitmek, yüzünü burusturmak

jemandem freistehen = ( bir seyi yapmakta) serbest olmak

da ist nichts dahinter = degersiz olmakl, önemsiz olmak

unter anderem = bunun disinda, bunun yanisira
recht behalten = hakli olmak, hakki olmak

sich etwas nicht gefallen lassen = izin vermemek, kayitsiz kalmamak, göz yummamak

eines Nachts = bir gece

etwas leicht nehmen = kolaya almak, hafife almak, önemsememek

so gut wie = hemen hemen, asagi yukari

sich Gedanken machen = düsünmek

Haare auf den Zähnen haben = kaba ve itaatsiz olmak, ters ve aksi cevaplar vermek

jemanden hat gut lachen = sansi yerinde olmak, avantajli olmak (Du hast gut lachen. Das Spiel hast du gewonnen. :Haydi yine sanslisin. Oyunu kazandin.)

unter uns gesagt = aramizda kalsin, laf aramizda

jemandem zu dumm werden = sabri tasmak, artik dayanamamak

einen guten Klang haben = iyi isim yapmis olmak, iyi taninmak

der Reihe nach = sirayla

alle Hände voll zu tun haben = cok isi olmak, basini kasiyacak vakti olmamak

dahinter steckt etwas = isin icinde bir is olmak

jemandem ein Licht aufgehen = zihninde simsek cakmak, kavramak, anlamak

keine Nerven haben = celikten sinirleri olmak

unter der Hand = el altindan, gizlice

an der Reihe sein = sira kendinde olmak, sirasi gelmek

von neuem = yeniden, yeni bastan

Davon kann (weiss) ich ein Lied (zu) singen = sen onu bana sor, bunun ne demek oldugunu bilirim

es gut haben = sansi olmak, dört ayak üstüne düsmek

bis ins kleinste = en ufak ayrintilara degin

in die Hand nehmen = ele almak

sei so gut = rica etsem.., lütfen…

fürs nächste = önce, ilk önce, simdilik, gecici olarak

jemanden nicht leiden können = birini cekememek

Hand aufs Herz = dogruyu söyle(yin
es gut haben = sansi olmak, dört ayak üstüne düsmek

Du hast es gut. Du machst die schriftliche Prüfung nicht mit.
Sansin var. Yazili sinava girmeyeceksin.

Ihr Mann ist sehr reich. Sie hat es gut.
Kocasi cok zengin. Dört ayak üstüne düstü.

keine Nerven haben = celikten sinirleri olmak

Menschen, die keine Nerven haben, sind erfolgreicher.
Celik gibi sinirleri olan insanlar daha basarili oluyorlar.

Die Soldaten müssen keine Nerven haben.
Askerlerin celikten sinirleri olmalidir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.